top of page
Yazarın fotoğrafıAnıl Yetişen

Stressiz bir yaşam mümkün mü?

Doktorunuzdan mide ağrınızın, ülserinizin ya da vücudunuzda oluşan kızarıklıklarınızın nedeninin psikolojik olduğunun yanıtını duymuş olabilirsiniz.


Sıkışık bir trafikte, yetişmeniz gereken bir yer varsa ve az zamanınız kaldıysa, stresiniz artar. Bir hafta sonra son tarihi yaklaşan projenin teslimi varsa ya da iş görüşmeniz varsa, yeni bir işe başlayacaksanız kendinizi ne olacak şimdi nasıl olacak diye düşünüp dururken bulabilirsiniz.


Boşanıyorsanız ya da taşınıyorsanız ya da bir sınava hazırlanıyorsanız stres seviyenizin arttığını düşünebiliriz.


Çocuğunuz okula başlayacaksa, hangi okul daha iyidir, ne kadardır diye düşünür dert edinebilirsiniz bunu ya da yeni bir çocuğunuz olduysa stresiniz artabilir.


Belki bir hastalığa yakalandınız ya da bir sevdiğiniz hastalandı. İş yerinde başınızda dikilen ve her şeyin hesabını soran bir yöneticiniz varsa, işler çok yoğunsa, saymakla bitmeyecek kadar stres seviyemizi artıran olaylar var.


Dünya sağlık örgütü verilerine göre;

  • İsanların yaklaşık yüzde 33'ü aşırı stres hissettiğini bildiriyor

  • İnsanların yüzde 77'si fiziksel sağlıklarını etkileyen stres yaşıyor

  • İnsanların yüzde 73'ü ruh sağlığını etkileyen stres yaşıyor

  • İnsanların yüzde 48'i stres nedeniyle uyumakta zorlanıyor.


Ne yazık ki, tüm dünyadaki insanların yaklaşık yarısı için, stres seviyeleri iyileşmek yerine kötüye gidiyor.

  • Amerikalıların yüzde 75'i geçen ay orta ila yüksek düzeyde stres yaşadığını belirtiyor.

  • Stres, lise öğrencilerinin bir numaralı sağlık sorunu haline geldi.

  • Çalışanların yüzde 80'i işlerinde stresli olduklarını ifade ediyor

  • Avustralyalıların yüzde 91'i hayatlarının bir veya daha fazla kısmında yüksek stres yaşadıklarını ifade ediyor.

  • İngiltere’de yaklaşık 450.000 işçi, streslerinin kendilerini hasta ettiğine inanıyor.

  • Çinli işçilerin yüzde 86'sı yoğun stresli yaşadıklarını söylüyor.


En son ne zaman güzel bir manzaranın karşısına geçip huzurla oturup izlediniz?


Bazen yapılacak işler varken evi temizlemeye kalkışıyor, alışverişe çıkıyor ya da kuaföre gidiyoruz. Çoğunlukla can sıkıntısını giderdiğine inanarak sosyal medyada zaman geçiriyoruz. Stres seviyemiz arttığında bununla baş etme şekillerimiz genel olarak ortak olsa da hepimiz kendimize has bir yol seçiyoruz.


Bazen kaçıyoruz çok stresli olaylardan bazen sinirimiz bozuluyor, bazımız uykuya veriyor kendini ya da bazen tahammülümüz düşüyor bazen pes dedirtiyor, bazen hiçbir şey yapmak istemiyoruz. Üstelik bunlarda da sonuna kadar haklıyız.


İster büyük ister küçük olsun karşılaştığımız olaylar stres yaratıyor.


Nedeni nedir?

Nedeni de değişime yönelik bir uyum gerektiren beklenti haline girmemiz.


Şu araştırmaya bir bakalım.

28 kişilik paraşütçü grubuyla yapılan araştırmanın sonucuna göre olay anında veya olayın içindeyken değil olayın gerçekleşmesini beklerken stres tavan yapıyor. Araştırmaya katılan paraşütçüler, atlama öncesinde ve atlama sonrasında duyguları sorulduğunda, her biri atlayış öncesinde korkularının ve kaçma isteklerinin artığını söylemişler. Paraşütçüler atlamak için çizgiye geldiklerinde ise geri dönüşlerinin mümkün olmadığını düşünerek, sakinleştiklerini, paraşütlerinin açılmasını beklediklerini en tehlikeli anda ise korkularının yatıştığını söylemişler.


Gerçek şu ki stres olmasa yaşam olmazdı.

Stres doğamızın bir parçası. Bir spor eğitmeni arkadaşımdan kasın strese girme tabirini duymuştum. Kasın büyümesi için karşılaştığı ağırlığın strese sokması durumu.


Biz ölümlülerin eskiden ormanda yaşayan dedeleri için en büyük stres yaratan olay aniden bir yırtıcı ile karşılaşıp av olmaktı, stres olmasa atalarımız hayatta kalamazdı.


Adına savaş ya da kaç tepkisi dediğimiz mekanizma bu yüzden var. Zor bir durumla karşılaşınca devreye giriyor ki adrenalin salgılayarak kaçmaya ya da savaşma yönelik inanılmaz bir kuvvet patlaması oluyor.


Stres: Hayatta kalmak için meydana gelen fizyolojik değişiklikler


Savaş veya kaç tepkisi sırasında meydana gelen fizyolojik değişiklikler, savaşma veya kaçma beklentisiyle vücuda daha fazla güç ve hız kazandırmak için etkinleşir.

Bazı belirli fizyolojik değişiklikler ve işlevleri şunlardır:

  • Vücudun diğer bölgelerinden kan akışını kaslara yönlendirerek güç sağlama

  • Vücuda ekstra enerji sağlamak için kan basıncını, kalp atış hızını artırma

  • Vücuda ekstra hız ve güç sağlamak için artan kas gerginliğini artırma


Stres tepkisinin tipik bir örneği, otlayan bir zebradır. Zebra, yaklaşan bir aslan görürse, yırtıcıdan kaçabilmek adına stres tepkisi verir. Kaçış, tüm vücut sistemleri tarafından desteklenen yoğun kas gücü gerektirir.

Başka bir örnek, bir köpek tarafından saldırıya uğramak üzere olan bir kediye aittir. Kedi, sempatik uyarılmanın tüm belirtileri olan hızlı kalp atışı, tüylerinin kabarması ve göz bebeğinin genişlemesi tepkilerini gösterir.

Biz insanlarda da durum pek farklı değil. Ancak atalarımız aslandan kurtulunca ya da avlarını yakaladıktan sonra bunu dert edinmeyi devam ettirmiyorlardı. Stres ortadan kalkınca yeniden stresle karşılaşıncaya kadar yollarına devam ediyorlardı. Şimdilerde stressiz bir an düşlemek neredeyse mümkün değil.


Peki ne oluyor da stres bize zarar veriyor.

Görünen o ki uzun süren uyarım, sürekli stres altında olmak, yani sürekli savaş ya da kaç tepkisinde olmak bize stresin zarar vermesine neden oluyor. Sürekli uyarılmışlık yoruyor.

Şunu bilmekte fayda var hayatımızda “stres kaynakları” olarak kendilerini andığımız küçüklü büyüklü olaylar var. Hayatında hiç stresle karşılaşmamış olan var mıdır?


Bazılarımız yaşadığı yoğun stresten dolayı daha huzursuz ve gergin olabiliyor. Bazılarımız ise kendince başa çıkıyor stresle.


Hepimiz stresle karşılaşıyoruz bazımız stres seviyesi artınca alkole, bazımız masturbasyona, bazımız sigaraya, bazımız sosyal medyaya, bazımız alışverişe, bazımız yemek yemeye, bazımız uykuya koşuyor; bazılarımız zor olayların hayatından hiç eksik olmadığına inanıyor bazımız zor olayların kendisini geliştirdiğini düşünüyor, kimimiz zoruluklarla dalga geçiyor, kimimiz sanata veriyor kendini, şarkı yazıyor, resim yapıyor, kitap yazıyor, bazımız meditasyon, spor yapıyor.


Zorlandığımız zamanları görmezden gelerek bastırabiliyoruz ya da birilerine öfke kusarak stresimizi atabiliyoruz.


Karşılaştığımız olayları değiştiremeyiz elbette ama alışılmış öğrenilmiş kalıplarımızı gözden geçirmekte fayda var.

Stres karşısında ne yaptığımızı nasıl davrandığımızı görerek tutumlarımız üzerine çalışabiliriz.



Spotify’da “ben de psikolojiyle ilgiliyim podcast” yayınımı takip edebilirsiniz.


83 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

İç ses

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

Yeni yazılardan haberdar olmak için e-bültene kayıt ol.

bottom of page