top of page
Yazarın fotoğrafıAnıl Yetişen

Çocuklarda ödipal dönem nedir?

İlişkilerin Temelinin Atıldığı Dönem: Ödipal Dönem


Ödipal Karmaşa

Sigmund Freud, psikanalitik kuramında çocukların yaklaşık 3-6 yaş arası gelişim evresinde yaşadığı bir çatışma durumunu tanımlar. Bu çocuğun hayatı boyunca kullanacağı ilişki kalıplarını evde öğrendiği dönemdir. Sevgi ve rekabeti, ilgi ve kıskançlığı nasıl yöneteceğini henüz bilemeyen kız çocuğunuz babasına, oğlunuz annesine daha fazla sevgi ve yakınlık duymaya, ilgi göstermeye başlar; “ben annem / babam ile evleneceğim” der; ebeveynin ilgisini ve sevgisini paylaşmak istemez, karşı cinsten ebeveynine karşı “seni istemiyorum” “sen git” diyerek bir rekabete girer.


Oğlunuzun annesine, kızınızın babasına daha önce hiç görmediğiniz şekilde ilgisinin arttığını fark etmeye başlamış olabilirsiniz. Bu yazıda bu sağlıklı gelişim evresinin neden ve nasıl ortaya çıktığını ve nasıl çözümlenebileceğini uygulamalı olarak sizinle paylaşmak istiyorum. 


Çocukların gelişim dönemlerinin arkasında oldukça heyecan verici motivasyonlar yatabiliyor. Hem bunları makale ve kitaplardan araştırmayı hem de klinikte çalıştığım aile ve çocuklarda gözlemleyip, duygusal gelişimleri açısından sağlıklı sınırlar oluşturmaları için onlara rehberlik etmeyi ve bunları sosyal medya, podcast ve bu blog’da paylaşmayı seviyorum. 

Eğer siz de çocukların zihinlerinin çalışma prensipleri, duygusal, benlik, zihin ve kimlik gelişimleri hakkında yeni bilgiler edinmeyi seviyor iseniz bu macera dolu dünyaya hoş geldiniz. 


Ailelerden bu dönemde “annesi / babası ile sarılmamıza, yan yana oturmamıza izin vermiyor” “beni ittiriyor” “dudağımdan öpmeye çalışıyor” “babasını istemiyor, o gitsin” diyor gibi ifadeler, tavırlar içinde olduklarını da sıklıkla dinliyorum.


Ebeveynler, çocuklarının ödipal davranışlarının ardındaki motivasyonları anlamaya çalışırken, şaşkınlık, kıskançlık, reddilme, çocuğundan daha fazla ilgi görmekten dolayı memnuniyet duyma arasında gidip geliyorlar. Bazen de biraz kafa karışıklığı yaşadıklarını görüyorum. Anne babalar çocuklarının ödipal tavırlarını nasıl yöneteceklerini de bilmedikleri için çocuklarına saçmalama, şaşırdın heralde sen” gibi sert, dışlayıcı ya da “evet sen benim tek aşkımsın” “bütün kalbim sana ait” gibi gerçekçi olmayan ve sınırları muğlaklaştıran ya da bazen çocuğu ve bazen de diğer ebeveyni kıskandırmak için “hayır annen / baban benim, senin değil”, “ben kızımla / oğlumla yaşayacağım, anneyi / babayı bırakacağız” gibi rakabeti körükleyen, kafa karıştırıcı ifadeler kullanıyorlar. 


Film sahnelerinde sıklıkla yer alan çocukların anne babaları birlikte uyurken ya da otururken onları ayırmaya çalışmaları da yine ödipal dönem davranışlarından.

Bu dönemde çocuğunuzun makyaj yapma merakı, tıraş köpüğünü yüzüne sıkmaya çalışması, annesi ya da babasının tavırlarını kopyalaması kimlik arayışının bir parçası. 


Çocuklar için ödipal dönem sevgi, rekabet duygularını nasıl yöneteceğini öğrenmesi ve ilişki kurma becerilerini kurgulaması, aynı zamanda aile sistemindeki yerini bilmesi için hayati önemde.


Çocuğun ebeveynini dudağından öpmeye çalışması, babasını istemediğini söylemesi, ebeveynlerini ayırma girişimleri karşısında bu dönemin sağlıklı ve güvenli sınırlar ve bağlar ile atlatılması için ebeveynler ile çalışırken izlediğim yol haritasını paylaşmadan önce bu dönemde gerçekleşen takılmaların çocuğun yaşam boyu kurduğu ilişkiler üzerindeki etkilerini kısaca özetlemek istiyorum.


Aslında bunların hepsi çocuğunuzun büyüme yolculuğunda attığı adımlar. Ödipal dönemde çocuklar, sevgiye dair yeni şeyler öğreniyor, ilişkilerin dinamiklerini, doğasını anlamaya çalışıyor ve 'ben kimim, öteki ile sınırlarım ne, bu ailedeki ve dünyadaki yerim ne?' ‘sevgi ve rekabet duygularımı nasıl yönetebilirim” “ilgi hep benim üzerimde mi olacak” “ilgi alamadığımda varlığım tehlikede mi” ve “bunlarla nasıl başa çıkacağım” gibi sorulara cevap arıyorlar.


Bu davranışlar, çocukların motivasyonlarını anlamak için bize eşsiz bir pencere açıyor. Gelin, bu davranışların altında yatan duyguları ve ihtiyaçları ve nasıl başa çıkacağınızı birlikte keşfedelim.


Bir yandan çocuğun anne ya da babasına yoğun ilgisi ebeveynini gülümsetirken, diğer yandan bu durum diğer ebeveyni dışlanmış hissettirebiliyor. Restoranda sürekli annesinin yanında oturmak isteyen bir çocuğun babası kendini dışarda kalmış hissedebilir. “Ben babamla oturacağım sen git” diyen bir çocuğun annesi şimdi ne oluyor diye düşünebilir.


Çocuğumuz tarafından istenmediğimizi ya da sevilmediğimizi duymamız yönetilmesi kolay bir duygu değil ya da çocuğumuzdan gelen aşırı ve yoğun ilgiyi hiç birimiz engellemek istemeyiz. Ancak çocuğun tüm yaşamı boyunca kullanacağı ilişki kalıpları şekillenirken ebeveyn olarak bizi bekleyen bazı sorumluluklarımız var. 


Çocuğunuzun duygusal ve kimlik gelişimi açısından bazı zorluklar, kafa karışıklıkları yaşamaması için aşağıda örnek durumlar ve yaklaşımları sizin için hazırladım. Ancak bunların tek bir seferde uygulanıp, çocuğun ödipal karmaşasının hemen sonlanmasını beklemenizi istemem.


Hem bu bir gelişim dönemi, hem de erken dönem çocukları tekrarlayan davranışlardan öğrenirler. Çocuk ısrar etmeye devam eder, biz ebeveynler de yerine göre açıklayarak, yerine göre yönlendirerek, yerine göre durdurarak çocuklarımızın güvenli bağlar kurmasına rehberlik ederiz.


Çocuğun Rekabet ve İlgi Arayışı: Dengeyi Nasıl Kurarız?

Çocuğunuzun size olan bu yoğun ilgisine ya da sizi istemediğini söylemesine verdiğiniz yanıtlar, sevgi ve rekabet duygularını nasıl yöneteceğine yönelik içsel bir kılavuz hazırlamasını sağlıyor.


Örneğin, çocuğunuzun “benim sevgilim sensin!” demesine karşılık “sen de benim tek sevgilimsin!” gibi yanıtlar vermeniz, onu duygusal bir karmaşaya sürükleyebilir, sevmenin ve sevginin ötekinin hayatında tek ve paylaşılmaz olduğuna inanmasına neden olabilir, karşı cinsten ebeveynine yönelik rekabet duygularını körükleyebilir, ev içindeki dengeleri bozabilir. Çünkü ebeveyninin “tüm sevgisine” sahip olduğunu duyan çocuklar diğer ebeveynleri ile daha çok rekabete girerler ve “ben babamın/annemin hayatındaki tek kişiyim!” gibi gerçekçi olmayan bir “biriciklik” inancı geliştirirler. Bu çocukların tüm yaşamı boyunca arkadaşlarından, sevgililerinden de onların “tek aşkı” olmayı beklemelerine yol açar. Bunu alamadıklarında da bir hayal kırıklığı ve suçluluk yaşar, depresyona girme ya da saldırganlaşma ihtimalleri artar.


Çocuğunuz duygusal ve kimlik gelişiminin sağlık bir aşaması olan ödipal dönemde, paylaşım, sevgi, sınır ve sağlıklı bağ kurma motivasyonlarını evde aile sistemi içinde öğreniyor.


Sağlıklı Yanıtlar ve Yaklaşımlar

Çocuklarımızın meraklı sorularına, sevginin ve ilişkilerin paylaşılabilir olduğuna, rekabetin değil birlikteliğin olduğuna ve gelecekte ne tür ilişkileri olacağına yönelik rehberlik eden yanıtlarımızla, içinde bulundukları dünyanın dinamiklerini öğrenmelerini sağlayabiliriz.


  1. Aile Birliğini Vurgulayın: “Ben seninle evlenmek istiyorum” “benim sevgilim sensin” “anne / baba sen git, seni istemiyorum” diyen çocuğunuza aile içinde herkesin özel bir yere sahip olduğunu hatırlatabilirsiniz. “Biz bir aileyiz. Benim bir eşim, sevgilim ve kocam/karım var. Ama kalbimde sana da, kardeşine de, anneanneye/dedene de yer var.” “Hep birlikte olmaktan gayet memnunum, sen, annen / baban ve ben birlikte olmamız beni çok mutlu ediyor.”


    Tek başına ebeveynlik yapan bir anne ya da baba bunu çocuğuna “ikimiz bir aileyiz, sen de benim çocuğumsun” “sevgili ya da karı koca olmak çok başka bir ilişki, sen de ileride birini sevip, sevgili, karı koca olabilirsin” diye açıklayabilir. Bu tür bir yanıt, çocuğun sevgi paylaşımını anlamasına yardımcı olur.


  2. Duygularını Kabul Edin: Çocuğun sevgisini küçümsemek ya da reddetmek yerine, ona bu duygularını ifade etmesi için alan tanıyın.

“Bana olan sevgini gösterme biçimine bayılıyorum. Bu çok tatlı!” “Bana özel bir sevgin var, her zaman ikimizin anne / baba çocuk olarak özel bir ilişkisi olacak.” "Benim arkadaşlarım ile senin de arkadaşlarınla farklı ilişkilerin olacak"

Böylece çocuğunuzun duygusal ihtiyaçlarını karşılarken, ilişki sınırlarını da korumuş olur, kendisinin de farklı kişilere bağlanabileceğini, hayatında aile ilişkileri, arkadaş ilişkileri, romantik ilişkiler gibi ayrımlar yapabilmesine yönelik güven vermiş olursunuz.


  1. Yetişkin İlişkilerini Açıklayın:

    Sizinle evlenmek istediğini ya da sizin sevgiliniz olduğunu söyleyen çocuğunuza anne-baba ilişkisini ve çocuk-ebeveyn ilişkisini nazik bir dille açıklamanız, tüm yaşamı boyunca kuracağı bağları; sevgi, rekabet ve kıskançlık duygularını nasıl yöneteceğine rehberlik eder.


“Seninle anne / baba çocuk ilişkimiz çok özel. Ama sevgili olmak, evlenmek yetişkinler arasında olur. Sen büyüdüğünde belki bir sevgilin, partnerin ya da eşin olabilir.”Bu, çocuğun rolünü ve ilişkinin sınırlarını anlamasına yardımcı olur.

Hatta burada sevgili olmanın ne demek olduğunu daha detaylı açıklayabilirsiniz. 

“İki kişi birbirini sever, güvenir, dürüst olur, birbirlerine karşı arkadaş olmaktan daha farklı bir yakınlık duyarlar, birlikte mutlu olduklarını hissederler ve sevgili olurlar” gibi açıklamalar onların zihinlerinde sevgililik, eş ve romantik ilişki gibi kavramları anlamlarını kolaylaştırır.

"Biz annen / babanla yakındık, birbirimizle güzel vakitler geçirdik, birbirimize güvendik, hayatı paylaşıp bir aile olmaya karar verdik ve sonra senin olmanı çok istedik" gibi aile oluşumu üzerine konuşmalar da eğitici olabilir.


  • Rekabeti Yatıştırın:

Ödipal dönemde çocuklar, yakınlık duydukları ebeveynlerinden aldıkları ilgiyi ve sevgiyi yitirmemek, paylaşmamak için diğer ebeveynlerine yönelik yoğun bir rekabet duyguları geliştirmeye başlarlar. Bu dönem hemcinsi olan ebeveyni ile özdeşim kurarak, onu model alması ile dengeye gelerek son bulur.


Çocuğunuz bir ebeveynine “sen git” “seni istemiyorum” ya da “seni sevmiyorum” diyorsa rekabetçi duygularını nasıl denetimi altına alacağını henüz bilmiyor demektir. Rekabetçi duygularına karşılık “o zaman küstüm” “kalbimi kırıyorsun” “böyle diyerek beni üzüyorsun” yanıtları alan çocuk amacına ulaştığını hissederek, bu sözlerini ve rekabetçi tavırlarını çoğaltarak devam edecektir. Bu çocuğun tüm ilişkilerinde kullacağı bir alışkanlığa dönüşerek, diğerlerinin canını acıtarak var olma potansiyelini daha fazla açığa çıkarmasına neden olacaktır. 


Çocukların “ben babamın aşkıyım” ya da “ben annemle evleneceğim” gibi sözlerle ilişki dengelerini yeniden kurgulamaya çalıştığı bu dönemde, ebeveynlerin “evet, ben de seninle evleneceğim” ya da “sen benim tek aşkımsın” gibi abartılı ve gerçekçi olmayan yanıtlar vermesi, çocukların daha fazla kafa karışıklığı yaşamalarına yol açar. Bu tür yanıtlar, çocuğun kendini bu rolün içinde daha fazla kaybetmesine ve sevginin sürekli ve bölünemez olduğu yönünde hatalı bir inanç geliştirmesine neden olur. Böyle bir inanç, çocuğun ileride bağ kurduğu diğer insanlardan da aynı yoğunlukta ve bölünmeyen bir ilgi beklemesine zemin hazırlar, bunu ötekilerden göremediğinde de hayal kırıklığı veya suçluluk hisseder, öfkelenip saldırganlaşabilir ya da kendisini yetersiz bulabilir.


Ebeveynlerinden “birlikte güzel bir aileyiz” “bu aile birbirine sahip çıkar” “burada tüm aile üyelerine yer var” “biz birbirimizi destekleyen ve kucak açan bir aileyiz” gibi aile birliğine yönelik tutarlı ve kapsayıcı açıklamalar ve yaklaşımlar duyan çocuğun tüm herkesin kabul edildiği bir sistemde olduğunu hissetmesi kolaylaşır, rekabetçi duyguları yatışır.


“Anneyle baban birbirini çok seviyor, seni de çok seviyoruz. Hepimiz birbirimize destek oluyoruz.” “Hepimizin kalbinde diğerine özel bir yer var” gibi açıklamalar bu dönemi ve çocuğun kafa karışıklığını yatıştırır.


  1. Sevgi Bağını Pekiştirin:Çocuğunuza onunla geçirdiğiniz özel zamanların sizin için ne kadar değerli olduğunu sık sık hatırlatın. Anne - çocuk, baba çocuk özel zamanlarınızın ne kadar keyifli olduğunu bilmesi onun da içine su serpecektir.


Ebeveyn çocuk ilişkisi zaten tarifsiz ve kendine özgü bir ilişki. Çocuğunuzu ne kadar çok sevdiğinizi söylemenin elbette bir zararı yok. Kalbinizde ona ait olan sevginin tarifsiz olması, başkalarına yer olmadığı anlamına gelmez. "Kimi daha çok seviyorsun" sorularına karşılık sevginin ölçülemez olduğu ve bu tarz soruların yanıtının neden olamayacağı üzerine konuşmalarınızın en yoğun olduğu zaman yine ödipal dönemdir.


“Seninle vakit geçirmek benim için çok değerli, ama annenle de zaman geçiriyorum. Çünkü biz birbirimizi çok seviyoruz ve bu bizim ailemizi daha güçlü yapıyor” gibi açıklamalarınız, çocuğun kendini önemli hissetmesini sağlarken, ailenin birlikteliğini de vurgular, rekabetçi duygularını yatıştırır.


“Seninle geçirdiğim özel anlara bayılıyorum”anne- çocuk, baba - çocuk vakitlerimizi artırmalıyız” gibi özel anların vurgusunu yapmanız ilişkinizi güncel ve sürdürülebilir kılacaktır.


Tek ebeveynlik yapan ya da kağıt üstünde birlikte ancak çocuğun tüm bakımı kendisine kalmış bir anne ya da baba çocuğun hem aşırı ilgisi hem de rekabetçi tavırlarının kendisine yöneldiğini fark edebilir. Bu durumda çocuğun ödipal karmaşasını tek ebeveyn ile yaşadığını düşünebiliriz. Tek ebeveynlik yapan bir anne ya da baba da bu durumu çocuğuna uygun bir dille açıklayabilir.


Ödipal dönemde çocuklar oyunlarında, anne olmak, baba olmak, işe gitmek, öğretmen olmak, doktor olmak, kuaföre gitmek, anne babasının hareketlerini taklit etmek gibi oyunlar oynayabilirler. Bu dönem oyunlarında çocukların tüm rollere girmesi ve bizi de oyunlarına katmaları kafa karışıklarını çözmelerine alan sağlar. Ebeveynlerin, çocukların oyunlarında doğru, yanlış, kötü çirkin, uygun veya değil gibi eğitici konuşmalar yapmak yerine rollerine kendilerini vermeleri çocukların duygusal gelişimini destekler. Çocuklar oyunlarında, ilişki dinamiklerini, sevgi ve ilgi görme gösterme biçimlerini, rekabet ve kıskançlık duygularını, cinsel meraklarını açığa vururlar. 


Ebeveynler olarak, çocukların oyunlarında (belirli sınırlar içinde) verdikleri rolleri yerine getiren ve içsel dünyalarını açmalarına alan veren bir partner; yaşamın olağan akışı içinde de aile içi rollerimize uygun sınırları belirleyen, çizen ve netleştiren bir rehber olabilmemiz gerekiyor. 


Bu dönemde çocuğunuz, yaşamında ötekiler ile nasıl ilişki kuracağını ve bu ilişkilerde nasıl bir denge sağlayacağını öğrenir. Sevgi, yakınlık ve rekabet gibi karmaşık duygularla başa çıkmayı evde tecrübe eder, öğrenir. 


Ebeveynler olarak bu süreci doğru şekilde yönlendirdiğimizde, çocuğumuzun ileride daha sağlıklı, paylaşımcı ve dengeli ilişkiler kurma ihtimali de artıyor.

Unutmayın, bu sadece bir dönem. Bu sürecin rekabetten uzak, sevgi dolu ve anlayışlı bir şekilde atlatılması, çocuğunuzun duygusal gelişimine büyük katkı sağlayacaktır.


79 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

Yeni yazılardan haberdar olmak için e-bültene kayıt ol.

bottom of page