OYUN TERAPİSİ
Çocukların dünyayı tanımaları, öğrenme süreçleri, zihinsel fonksiyonlarının gelişimi oyun kapasitelerinin genişliği ile alakalıdır.
Çocuğun neredeyse tüm dünyasının oyun ve oyuncaklar olduğu düşünüldüğünde onu tanımanın, onunla iletişime geçmenin en kolay yolu oyun ve oyuncaklardır. Sözel ifadenin ve soyut kavramları tanımlamanın çocukluk dönemi sonucunda gelişen bir durum olduğu düşünüldüğünde, çocuğun kendini ifade edebilmesinin yolu oyun ve oyuncakları kullanmasıdır.
Oyun ile çocuklar, başa çıkamadıkları çatışmalarını, davranım bozukluklarının altında yatan nedenleri, kaygılarını ortaya koyabilirler.
Terapistin görevi sadece izlemektir.
İyi bir izleyici olan terapist müdahale etmeden çocuğun ortaya koyduğu nedenleri saptar ve çocuk ile oyun ve oyuncaklar üzerinden güvenli bir iletişim kurar.
Oyun terapisi ergenlik öncesi döneme kadar (2-12 yaş) çocuklar için etkili bir terapi yöntemidir.
Oyun terapisi aile görüşmesi ile başlar ve terapi boyunca aile etkileşim ile içerisinde geçer. Oyun terapisinin başlangıcı çocuk ile terapisti arasında güvenli ilişkinin kurulmasını içerir.
Terapi odasının ve terapistin güvenilir olma durumu ile çocuğun terapiye cevap vermesi doğru orantılı bir seyir izler. Çocuktan aslında her zaman yaptığı faaliyeti yapması istenir; oyun oynaması. Terapinin bir parçası olan oyuncaklar onun kendini ifade etmesine imkan sağlar.
Neden oyun terapisi?
Çocukların iletişim dilleri oyuncaklardır. Oyun oynayabilme yetisi ve oyuncaklar çocuk için dünyayı kavrama becerisi demektir. Çocuk, çoğu zaman karşılaştığı sorunların çözümlerini oynadığı oyunlarda sergiler. Bu sayede oyun terapisinde sorun çözme becerileri kazandırmak güçlü ve kolay olabilmektedir.
Çocuk oyunda deneyimlediği sorun çözme becerilerini öğrenir ve tüm hayatına geneller. Oyun ile oyuncaklar üzerinden çocuğa problemleri çözme, problemler ile başa çıkabilme yolları deneyimletilir. Çocuk bilinçli ve/veya biliçdışı süreçlerinde içselleştirdiği oyun ile hem kendi dünyasını terapiste çizer hem de terapist oyun ve oyuncaklar üzerinden yeni davranışların kazanılmasını sağlar.
Ancak unutmamak gerekir ki çocuğun terapiye ne kadar yanıt vereceği ailesinin desteğine bağlıdır. Bu bağlamda çocuklar ile çalışırken aileye de danışmanlık verilmektedir. Bunun yanı sıra okul/yuva öğretmeni, birlikte yaşadığı kimseler, bakım vereni bu terapi yönteminde sürekli temas halinde bulunan kimselerdir. Yoksa birçok problemin veya istenilmeyen davranışın değiştirilmesi kalıcı olamayabilir. Bu noktada aile ve çocuğun etkileşim halindeki kimseler bu terapi sürecinin büyük parçalarıdır.
Hangi durumlarda oyun terapisi uygulanır?
Çocukluk dönemi kişilik gelişiminin oluşmaya başladığı bir dönemdir. Bu dönemde öğrenilen davranışlar yetişkinlikte kişinin, karakterini, bilişsel yapısını, öz-güvenini, soyalleşmesini, alışkanlıklarını, davranışlarını, tutumlarını büyük ölçüde belirlemektedir.
Çocukluk, kişilik gelişiminin en önemli kısmıdır. Bu sürece bir de, bu dönemde yaşanan çevresel, psikolojik faktörler etkilenebilmektedir. Bu sebeple, çocukluk dönemi patolojileri, çocuk psikologları tarafından, terapi ile çalışılmaktadır. Çocuğun içinde bulunduğu süreci en sağlıklı şekilde atlatabilmesi, yetişkinlik yıllarında kalıcı bir takım patolojilerin oluşmaması ve ileride karşılaştığı durumlarda başa çıkma yollarını içselleştirmesi terapinin ana amaçlarındandır.
Çocukluk dönemine ilişkin bazı davranış değişiklikleri bulunmaktadır. Çocukluk sürecinde gerek çevresel faktörlerin etkisi, gerek içsel sebeplerden dolayı davranış değişiklikleri meydana gelebilmektedir.
Davranış değişikliğine sebep olabilecek çevresel faktörleri şu şekilde sayabiliriz; aile içi şiddet, boşanma sürecinde olan ebeveynler, yakın birinin kaybı, okul değişikliği, taşınma v.b gibi durumlar.
Çocuklukta karşılaşılan diğer davranış değişikliklerini de sıralamak gerekirse; alt ıslatma, parmak emme, kreş uyum problemleri, vurma, atma, içe kapanıklık-olağan dışı durgunluk, yaygın korkular, fobiler şeklinde sayılabilmektedir.
Hemen iletişime geçerek detaylı bilgi alabilirsiniz.