top of page
Bağlanma kuramı
nedir?

​

BaÄŸlanma, “çocuk ile bakım veren kiÅŸi arasında geliÅŸen iliÅŸkide, çocuÄŸun bakım veren kiÅŸiyle yakınlık arayışı ile kendini gösteren, özellikle stres durumlarında belirginleÅŸen, tutarlılığı ve sürekliliÄŸi olan duygusal bir baÄŸ olarak tanımlanmaktadır.

​

BaÄŸlanma, yalnızca çocukluk ile sınırlı olmayıp yaÅŸam boyunca sürer. BaÄŸlanma sürerken doÄŸası ve ifade ediliÅŸ ÅŸekli deÄŸiÅŸir. Ä°lk temel iliÅŸki olan anne çocuk iliÅŸkisi, sonraki yaÅŸam dönemlerindeki baÄŸlanmalar için örnek olur. Ä°lk temel iliÅŸkide ortaya çıkan yetersizlikler ya da meydana gelen aksamalar baÄŸlanmayı olumsuz yönde etkileyecektir. DeÄŸiÅŸmez deÄŸilse de güvenli ya da güvensiz olarak bir kez belirlendikten sonra çok az deÄŸiÅŸkenlik gösterir. Bu noktada eksik ya da bozulmuÅŸ bir baÄŸlanma sürecinin ya da bu sürece neden olan etkenlerin devam etmesinin sonraki geliÅŸim basamaklarına da etkisi olumsuz olacaktır. Bowlby’nin çalışmalarından baÅŸlamak üzere güvensiz baÄŸlanma biçimi daha sonraki yaÅŸam dönemlerinde psikopatolojinin belirleyicisi olarak düÅŸünülmüÅŸken, güvenli baÄŸlanma saÄŸlıklı süreçlerle iliÅŸkilendirilmiÅŸtir.

 

Evrimsel Açıdan

Bowlby, bu kuramda nesne iliÅŸkileri kuramı ile Darwin’ci görüÅŸleri bir araya getirmiÅŸtir. Yakınlık arama ve yakın iliÅŸkiler kurma yönünde evrensel bir eÄŸilim olduÄŸunu ve bunun bebeklikten itibaren baÅŸladığını ortaya koymuÅŸtur. BebeÄŸin annesine duyduÄŸu, daha çok doÄŸuÅŸtan olan, biyolojik belirteçlerle yönlendirilen, sosyal iliÅŸkilerin baÅŸlangıcını oluÅŸturan, emme, gülme, aÄŸlama, izleme, çağırma, arama, bekleme gibi davranışlarla kendini gösteren ve gelecek iliÅŸkiler için ÅŸablon niteliÄŸi taşıyan bir iliÅŸki tanımlamıştır. Evrimsel olarak temel iÅŸlevi korunma olan birincil baÄŸlanma iliÅŸkisi yedinci ay civarı geliÅŸir, yakınlık arayışı ile belirginleÅŸir ve güvenli yer olgusu ile sonlanır Güvenli yer olgusunda baÄŸlanma davranışı ile keÅŸif davranışı arasında karşılıklı bir iliÅŸki vardır ve ayrışma ve duygusal otonomiye doÄŸru ilerleyen bir süreçtir.

​

Nesne iliÅŸkileri okulunun öÄŸrencisi olan Bowlby, kuramı çok dogmatik bularak ve psikopatolojinin geliÅŸiminde çevresel etkenlerin göz ardı edildiÄŸini düÅŸünerek Klein’dan ayrılmıştır. Çocuk ve ergen hırsızların yaÅŸamlarını incelerken, bebeklik ve erken çocukluk dönemlerinde annelerinden uzun süre ayrı kaldıkları Bowlby’nin dikkatini çekmiÅŸtir. Ardından yaptığı çalışmaların sonucunda çocukların annelerini sadece açlık güdüsünü doyurdukları için sevdiÄŸi açıklamalarına karşı çıkarak, baÄŸlanma kuramını geliÅŸtirmiÅŸtir. Bowlby’ye göre baÄŸlanma davranışı içgüdüsel bir eÄŸilim olup, temel hedefi, içgüdüsel ihtiyaçların karşılanmasıdır. En etkili davranışsal sistem olup, sosyal iliÅŸkilerin kurulmasında temel belirleyicidir.

​
 

Bağlanma kuramı eleştirisi

Her bir baÄŸlanma biçiminin klinik görünümleri farklı farklıdır, ileriye ve geriye dönük fenomenolojik yansımaları vardır. Bunu gözlemek görece kolay olsa da nesnel olarak ele almak çok zordur. Öyle ki gözlemlerin sonuçlarının ne kadar dış etkiden arınmış olacağından emin olunamaz. Ebeveynlik iÅŸlevinin kalitesi, bir iliÅŸkinin diÄŸerini nasıl etkilediÄŸi, anne dışındaki önemli kiÅŸilerin yeri, ailesel kırılmaların etkisi önemli deÄŸiÅŸkenlerdir. Bunlarla birlikte baÄŸlanmanın nasıl ölçüleceÄŸi, daha geç iÅŸlevlerle baÄŸlantılarının ne olduÄŸu, baÄŸlanma bozukluklarından söz edilip edilemeyeceÄŸi önemli sorulardır.

 

Bu nedenle baÄŸlanma biçiminin, çocuklukta ve eriÅŸkinlikte ayrı ayrı deÄŸerlendirilmesi gerektiÄŸini ileri sürenler de vardır. Konunun kuramcılarına göre ise yaÅŸamın erken dönemlerinde bakım verenle olan iliÅŸkiyi yansıtan ve kendiliÄŸin ve diÄŸerlerinin tasarımlarını ruhsal yapıda barındıran baÄŸlanma biçimi görece olarak aynı kalmaktadır. ”KiÅŸinin baÅŸka bir nesne ile yakın bir iliÅŸki kurup kurmadığı ve bu iliÅŸkinin destekleyici ve koruyucu özellikler taşıyıp taşımadığı, hayatının her döneminde ve yakın iliÅŸkilerde gözlemlenebilir” denmektedir.

 

Ölçeklendirme

BaÄŸlanma biçimini belirlemeye yönelik pek çok ölçek mevcut olmakla birlikte, bunların büyük kısmının yalnızca güvenirlik çalışması yapılmıştır. KiÅŸinin kendi hakkındaki geri bildiriminin nesnelliÄŸinin düÅŸük olması, bu tür ölçeklerin en önemli kısıtlılığıdır. Öz-bildirim ÅŸeklindeki ölçüm yaklaşımı ilk olarak Hazan ve Shaver’ın, Ainsworth ve arkadaÅŸları tarafından ortaya konan üç temel baÄŸlanma stilinin eriÅŸkinlikteki romantik iliÅŸkilerde de gözlendiÄŸini öne süren çalışmalarıyla baÅŸlamıştır. Bu araÅŸtırmacılar, eriÅŸkin romantik iliÅŸkilerindeki baÄŸlanmanın çocuk ile ebeveyn arasındaki baÄŸlanmadan farklılaÅŸtığını kabul etmelerine karşın güvenli, kaygılı, ikircikli ve kaçıngan baÄŸlanma biçimlerinin romantik iliÅŸkilerde de ortaya çıktığını öne sürmüÅŸlerdir

 

BaÄŸlanma Biçimleri
Nesne iliÅŸkileri, kiÅŸinin kendisi özne, geri kalan her ÅŸeyin nesne olarak kabul edildiÄŸi kuramdır. KiÅŸi zihninde bu nesnelere ait tasarımlar oluÅŸturur. Kuramın ilk temelini 'fakında olmasa da' iki kiÅŸinin etkileÅŸimi zihnimizi yapılandırır, kiÅŸi kaybolsa bile zihnimizdeki nesne tasarımıyla iliÅŸkimiz devam ediyor diyerek freud atmıştır. 

​
 

Nesne iliÅŸkisinin geliÅŸim evreleri kabaca ÅŸöyle sıralanabilir:

1. evre 
Ä°lk ay.

Haz ve acı hakim. 
Kendilik ve nesne henüz yok.

 

2. evre 
1-3 ay.

Libidinal hazlar ve engellenmelerle nesnenin ve kendiliğin ilk farkına varış.

Anneyi/ötekini keÅŸfetme

 

3.evre 
4-12 aylar.

’’Ä°yi’’ ve ‘’kötü’’ kutuplar.

Kendilik ve nesne ayrışırken kendine dair kötü olanlar projeksiyon mekanizmasıyla dışlanmaya çalışılmaktadır.

 

4.evre 
1-2,5 yaÅŸ. iyi ve kötü kendilik imgeleri bütünleÅŸmiÅŸ kendilik algılarıyla birleÅŸirler. iyi ve kötü nesne imgeleri de birleÅŸerek gerçeÄŸin daha iyi algılanmasına ilerler.
anneye dair iyi ve kötü algılar birleÅŸince daha gerçek bir nesne ortaya çıkar.

 

Åžizoid görüngü

"Kopukluk, kapatılmışlık, temassızlık, kendini ayrı ya da yabancı hissetme, her ÅŸeyin bulanık olması ya da gerçekdışı gelmesi, kendini insanlarla bir hissetmeme ya da yaÅŸamın anlamını yitirmesi, ilginin azalması, her ÅŸeyin boÅŸ ve anlamsız görünmesi gibi ÅŸikâyetlerin hepsi çeÅŸitli yönlerden bu ruhsal durumu betimler. hastalar genellikle bunu 'depresyon' olarak adlandırırlar; ama klasik depresyonda kolayca fark edilen kara kara düÅŸünme, öfke ve suçluluk gibi ağır, karanlık, içten içe yaÅŸanan duygular bu hastalarda görülmez. depresyon aslında hastanın saldırganlığını iç kendiliÄŸine yöneltirken açıkça öfkeli ve saldırgan bir davranışa kapılmama mücadelesinin bir parçasını oluÅŸturan, daha dışa dönük bir ruhsal durumdur. yukarıda sözü edilen durumlar ise daha ziyade 'ÅŸizoid durumlar'dır. bunlar kesinlikle içe dönüktür. depresyon nesne iliÅŸkileriyle ilgilidir. ÅŸizoid kiÅŸi ise nesneleri reddetmiÅŸtir, onlara hâlâ gereksinim duysa bile.

​

Melanie Klein

Nesneler iyi ve kötü nesneler olarak içe atılırlar. Henüz “ben” denilemese de “erken ben” olarak adlandırılabilecek zihinsel oluÅŸum, iyi ve kötü nesneleri önce birbirinden “ayırmakla/bölmekle” yükümlüdür. Zira bu nesnelerin kötü olanlarına yüklenen saldırgan enerji bir arada tutuldukları takdirde iyi olanlara zarar verebilecektir. Bu nesnelerin prototipi anne “memesidir”. ÇocuÄŸu besleyen, doyuran her istediÄŸinde bulabildiÄŸi “meme” “iyi meme” olarak kaydedilir, fazlasıyla süt ile dolu iken onu kendisine saklayan-esirgeyen meme ise “kötü meme” olarak kaydedilir. Nesne iliÅŸkileri ekolüne göre sadece nesneler deÄŸil, çocuÄŸun benliÄŸi de anneden aldığı olumlu ve olumsuz tepkilere göre “iyi ben” ve “kötü ben” diye ayrılır.

 

“Paranoid -ÅŸizoid” ve “depresif” dönemler

BebeÄŸin ilk üç ayı Klein”nin deyiÅŸiyle “paranoid-ÅŸizoid” evredir. Bu evrede bebek içindeki saldırgan dürtüleri (hasedi) azaltabilmek için dışarıdaki nesnelere (anneye) yansıtır. Dışarıdaki kötü nesnelerden kaçınabilmek için ise ÅŸizoid savunma mekanizmalarını kullanır. Üç-altı ay arası ise geçilen dönem “depresif evredir”. Bu evrede bebeÄŸin içinde ayırdığı iyi ve kötü nesne (meme) birleÅŸir.  Bu birleÅŸme “erken ben’in” isteÄŸi ile olur. Zira artık ben, iyi ve kötü nesnelerin birleÅŸmesinden doÄŸacak zararı kaldırabilecek kapasiteye gelmiÅŸtir. BebeÄŸin içindeki kötü nesneye ait saldırgan dürtüler iyi nesneye hücum eder ve bu durum bebekte suçluluk hisleri uyandırır. Bu duruma “ambivalans” yani “çift deÄŸerlik” denir. Bebek, suçluluk hislerinin bir sonucu olarak “depresif” dönem içine girer. Ä°yi ve kötü nesneler arasındaki etkileÅŸim sonucu saldırgan dürtüler nötralize olur ve sevgi nesnesi bebeÄŸin geliÅŸiminde önemli bir dayanak olacak ÅŸekilde kuvvet kazanır. Nesne bütünselliÄŸe ve gerçekçi bir bakış açısına kavuÅŸurken , iyi ve kötü ÅŸeklinde yüklenmiÅŸ aşırılıklardan kurtulur.

​

BaÄŸlanma Biçimleri

YaÅŸamın erken dönemlerinde belirlenen ve süreklilik gösterdiÄŸi düÅŸünülen baÄŸlanma biçimi, kiÅŸinin diÄŸer insanlarla iliÅŸki kurma örüntüsünü ÅŸekillendiren bir fenomendir. Her bir baÄŸlanma biçiminin klinik görünümleri farklıdır, ileriye ve geriye dönük fenomenolojik yansımaları vardır. KiÅŸinin baÅŸka bir kiÅŸi ile yakın bir iliÅŸki kurup kurmadığı ve bu iliÅŸkinin destekleyici ve koruyucu özellikler taşıyıp taşımadığı, hayatının her döneminde ve yakın iliÅŸkilerde gözlemlenebilir. BaÄŸlanma kuramcılarına göre süt çocukluÄŸu döneminde güvenli ya da güvensiz olarak bir kez belirlendikten sonra çok az deÄŸiÅŸkenlik gösterir. Bowlby’nin çalışmalarından baÅŸlamak üzere güvensiz baÄŸlanma biçimi daha sonraki yaÅŸam dönemlerinde psikopatolojinin belirleyicisi olarak düÅŸünülmüÅŸken güvenli baÄŸlanma saÄŸlıklı süreçlerle iliÅŸkilendirilmiÅŸtir. DoÄŸanın özgün modeli güvenli baÄŸlanmadır. Güvensiz baÄŸlanma biçimleri olan kaygılı/ikircikli baÄŸlanma anksiyete bozuklukları ve depresif bozukluklarla iliÅŸkilendirilirken, kaçıngan baÄŸlanma davranış bozukluÄŸu ve diÄŸer dışa vuruk patolojilerle iliÅŸkilendirilmiÅŸtir. Dağınık baÄŸlanmanın (dezorganize / dezoryante) ise dissosiyatif bozukluklarla birlikteliÄŸinden söz edilmiÅŸtir.

bottom of page