top of page
  • Yazarın fotoğrafıAnıl Yetişen

Erken Duygusal Bağların Önemi

İngiliz Psikolog Jhon Bolwby bağlanmayı “insanlar arasındaki kalıcı psikolojik bağlantı” olarak tanımlayan ilk bağlanma teorisyenidir. Bowlby, çocukların birincil bakıcılarından ayrıldıklarında yaşadıkları ayrılık anksiyetesini anlamakla ilgilendi. En eski davranış teorilerinden bazıları, bağlanmanın basit bir şekilde öğrenilmiş bir davranış olduğunu öne sürdü. Bu teoriler, bağlanmanın sadece çocukla bakıcı arasındaki beslenme ilişkisinin sonucu olduğunu ileri sürdüler. Bakıcı çocuğu beslediğinden ve çocuk beslendiğinden bağlanma gerçekleşir diye açıkladılar.


Bowlby'nin gözlemleri ve araştırmalarına göre, sadece ihtiyaçlarının karşılanması, çocukların birincil bakıcılarından ayrıldıklarında yaşadıkları endişenin azalmamasını açıklamaz. Bunun üzerine, bağlanmanın, açık davranışsal ve motivasyon kalıpları ile karakterize olduğunu buldu. Çocuklar korktuklarında, hem güven hem de bakım almak için birincil bakıcılarından yakınlık aramaktadırlar.



Bağlanma teorisi, insanlar arasındaki ilişkilere ve bağlara, özellikle bir ebeveyn ile çocuk arasındaki ve romantik ilişkiler de dahil olmak üzere uzun vadeli ilişkilere odaklanır.


Bağlanmayı Anlamak

Bağlanma, başka biriyle kurulan duygusal bir bağdır.Bowlby, çocukların bakıcılarıyla oluşturduğu en erken bağların yaşam boyunca devam eden muazzam bir etkiye sahip olduğuna inanıyordu. Bağlanma işleminin ayrıca bebeği anneye yakın tutmaya hizmet ettiğini, böylece evrimsel olarak da çocuğun hayatta kalma şansını artırdığını belirtti.

Bağlanmayı, evrimsel süreçlerin bir ürünü olarak gördü. Davranışsal bağlanma teorileri bağlamanın öğrenilmiş bir süreç olduğunu öne sürerken, Bowlby ve diğerleri çocukların bakıcılarıyla bağlanma geliştirmek için doğuştan gelen bir motivasyon ile doğduklarını önerdi.


Tarih boyunca, bağlanma figürüne yakınlığı koruyan çocukların güven ve koruma alma olasılıkları daha büyüktü ve bu nedenle yetişkinlik çağında hayatta kalma olasılıkları daha fazlaydı. Doğal seleksiyon sürecinde, bağlanmayı düzenlemek için tasarlanmış bir motivasyon sistemi olduğu ortaya çıkmıştır.


Peki güvenli bağlanmayı ne belirler?

Bağlanma teorisinin ana teması, bir bebeğin ihtiyaçlarına cevap veren temel bakıcıların çocuğun güvenlik hissi geliştirmesine izin vermesidir. Bebek bakıcının güvenilir olduğunu bilir; bu da çocuğun dünyayı keşfetmesi için güvenli bir temel oluşturur.


1970'lerde yaptığı araştırmasında, psikolog Mary Ainsworth, Bowlby'nin orijinal çalışmasını büyük ölçüde genişletti. Onun çığır açan 'yabancı durum' isimli çalışması, davranış üzerinde bağlanmanın derin etkilerini ortaya çıkardı. Araştırmada, kısa süre anneden ayrı bıraktıkları ve anneleriyle tekrar bir araya geldikleri durumda 12 ila 18 ay arasındaki çocukların tepkilerini gözlemledi.


Araştırmada gözlemlenen yanıtlara dayanarak, Ainsworth üç ana bağlanma stilini tanımladı: güvenli bağlanma, kaygılı/ikircikli bağlanma ve kaçıngan bağlanma. Daha sonra araştırmacılar Main ve Solomon (1986), kendi araştırmalarına dayanarak 'dağınık/düzensiz' adı verilen dördüncü bir bağlanma stili eklediler.

O zamandan bu yana yapılan birçok çalışma, Ainsworth'un bağlanma stillerini destekledi ve bağlanma stillerinin de daha sonraki yaşamdaki davranışları etkilediği biliniyor.


Anne Yoksulluğu Çalışmaları

Harry Harlow'un 1950'lerde ve 1960'larda anne yoksunluğu ve sosyal izolasyon konusundaki çalışmaları da erken bağlanmayı araştırmalarındandır. Bir dizi deneyde Harlow, bu bağların nasıl ortaya çıktığını ve davranış üzerindeki güçlü etkilerini gösterdi.

Deneyinin bir versiyonunda, yenidoğan rhesus maymunları annelerinden ayırıldı ve sembolik iki anne yanına koyuldu. Bu annelerden biri oyuncak ve bez/havludan diğeri ise telden yapılmıştır. Bebek maymunlar, iki maymun anneyle kafeslere yerleştirildi.anne maymunlardan biri, bebek maymunun beslenebileceği bir biberon tuturken, diğer tel maymun yumuşak bir havlu kumaşla kaplanmıştır.


Bebek maymunlar yiyecek almak için tel annesine giderken, günlerinin çoğunu yumuşak bez anne ile geçirdiler. Korktuğunda, bebek maymunlar şefkat ve güvenlik için bez kaplı annelerine döndükleri gözlenmiştir.


Araştırmacılar Rudolph Schaffer ve Peggy Emerson , 60 bebekle birlikte uzun dönemli gerçekleştirdikleri çalışmalarında, bebeklerin oluşturduğu bağlanma ilişkilerinin sayısını analiz etti. Bebekler, yaşamın ilk yılında dört haftada bir, ardından 18 ayda bir kez daha gözlendi.Gözlemlerine dayanarak, Schaffer ve Emerson aşağıdakileri içeren dört farklı bağlanma aşaması belirledi:


Güvenli bağlanma: Bebek, bakıcıdan ayrıldığında endişe bakıcı geri döndüğünde sevinç duyar. Unutmayın, çocuklar kendilerini güvende hissetmek ister ve bakıcılarına güvenirler. Bakım veren terk ettiğinde çocuk üzgün olabilir, ancak ebeveynin veya bakıcının geri döneceğinden emin olmalıdır. Güvenli bağlanan çocuklar ebeveynlerinin veya bakıcılarının rahatlık ve güvence sağlayacağını bilirler.


Kararsız bağlanma: İkircikli bağlanma geliştiren çocuklar, ebeveynleri yanlarından ayrıldığında genellikle çok endişeli hale gelir. Bu bağlanma tarzı, çocukların yüzde 7 ila yüzde 15'inde görülür. Bu çocuklar, ihtiyaç duydukları zaman annelerinin (birincil bakım verenlerinin) yanında olacağına emin olamaz.


Kaçıngan bağlanma: Araştırmalar, bu bağlanma stilinin istismar ve ihmal edici bakıcı davranışlarının bir sonucu olabileceğini göstermiştir. Bir bakıcıya güvendiği için cezalandırılan çocuklar, gelecekte yardım almaktan kaçınmayı öğreneceklerdir.


Düzensiz bağlanma: çocuklar genellikle kafa karıştırıcı davranışlar sergilerler ve şaşkın görünebilirler. Çocuklar ebeveynlerinden hem kaçınabilir hem de direnebilir. Bazı araştırmacılar net bir bağlanma düzeninin olmayışının, bakım verenlerin tutarsız davranışlarıyla ilişkili olduğuna işaret etmektedir. Bu gibi durumlarda, ebeveynler hem bir rahatlık hem de bir korku kaynağı olarak görülen düzensiz davranışlara sahip olabilirler.



13 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page